13 Temmuz 2013 Cumartesi

Adriyatik’in yeni turizm cenneti: Karadağ



KARADAĞ, kısa kısa

625 binlik nüfusuyla Karadağ, Balkanların en küçük ülkesi. Başkenti Podgorica olan ülke, Türklere 90 günü aşmayan gezileri için vize uygulamıyor. Ülke para birimi Euro.


Karadağ Bayrağı
Kaynak: Wikipedia
Karadağ ismi bölgeye, orta çağda kontrolü altında kaldığı Venedik’in etkisiyle yerleşmiş.  Crna Gora (Karadağ),Yugoslavya döneminde Hırvatistan sahillerine ek olarak ülkenin en önemli turizm noktalarından biri olmuş. Yugoslavya’nın dağılmasıyla beraber ekonomisi darbe yiyen ülke, 2000’lerden itibaren Adriyatik turizminde tekrar söz sahibi olmaya başlamış. Ev sahipliği yaptığı 295 kmlik Adriyatik kıyı şeridinin 72 kmsini oluşturan sahiller ülkenin göz bebeği. Başlıca turizm noktaları Kotor Körfezi içinde yer alan; Kotor, Perast kentleri ile Adriyatik kıyısında bulunan Budva ve kuzeyde dağların çevrelediği  Durmitor Milli Parkı. 


Kısaca Karadağ tarihinden bahsedelim.

Karadağ haritası
Kaynak: Wikipedia
1499’a kadar Balkanlarda süregelen son monarşi olmayı başaran ülke, bu tarihten itibaren Osmanlı yönetimine girmiş ve İşkodra sancağına bağlanmışsa da yine Osmanlı yönetimi altında 1514-1528 ve 1597-1614 yılları arası farklı bir statüyle özerk sancak muamelesi görmüştür. 1852’de Osmanlı’ya karşı bağımsızlığını ilan eden Karadağ’ın Osmanlı tarafından tanınışı, 1877-78 Osmanlı Rus Savaşı sonrası imzalanan Berlin Antlaşması ile olmuştur. 1916’ya kadar krallıkla yönetilen ülke, 1. Dünya Savaşı sonuna kadar Avusturya işgaline maruz kalmıştır. 1922’de savaştan sonra kurulan Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığına dahil olduysa da, 2. Dünya Savaşı sırasında 1941 yılında Mussolini birlikleri tarafından işgal edilmiştir. İtalya’nın işgaline rağmen 1944’e kadar Karadağ Krallığı olarak anılan topraklar, Alman birliklerinin ülkeyi terk etmeleriyle birlikte partizanların yönetimine geçmiş ve Yugoslav Sosyalist Federe Devleti’nin bir parçası olmuştur.Yugoslavya Federasyonu’ nu oluşturan altı devletten biri olan Karadağ, federasyonun dağılmasının  sonucu, 1992’de bir referandum düzenleyerek kaderini tayin etmiştir. Müslüman, Katolik ve bağımsızlık yanlılarınca boykot edilen referanduma katılım % 66 ile sınırlı olsa da oylamada çıkan %96 lık sonuçla, ülke  federasyon üyesi olmaya devam etmiştir. 1991-1995 arasında patlak veren Hırvat-Sırp ve Boşnak-Sırp savaşlarında, Karadağ güçleri Sırp ordularının yanında savaşa dahil olmuşlardır. 2002’da federasyon içinde imzalan anlaşmalar esnek bir federasyon öngördüğünden adı Yugoslavya Federasyonu olan ülkenin ismi Sırbistan ve Karadağ olarak değiştirilmiştir.Bu değişiklikle çalmaya başlayan ayrılık çanları, 2006’da düzenlenen referandumla  yeterli olan %55 lik oranın %0.5 aşılarak %55.5 yüzdenin sağlanmasıyla susmuştur.  

Bugün ülke NATO ve AB üyelik yolunda ilerlemekte.




KOTOR:



SARAYBOSNA-KOTOR ARASI

Saraybosna’da başlayan gün, 10 saatlik yolculuk sonrası nihayet Kotor’da sona erecekti. 10 saatlik yolculuğa ek 3 otobüs değiştirmek zorunda kalmamız bizi fazlasıyla yormuştu. İlk iş bir hostel bulmaktı ve sonra internette rast geldiğimiz bu harika şehri keşfetmeye başlayacaktık. Saraybosna’dan sonra konaklayacağımız hiçbir yer belli değildi, 14 gecelik bir turun sadece 5 gecesi ayarlanmış gerisi yolda planlanacak şekilde bırakılmıştı. Başka bir ülkede plansız bir gezi göz korkutsa da, yolda tanışılan insanların  planlarınıza dahil olmasıyla geziniz o kadar keyifli bir hal alıyor ki. Kotor’da da bu böyle oldu; otobüs istasyonuna indiğimizde elimizde nereye gideceğimize dair ne bir harita ne de bir adres vardı. 

Balkanların en büyük handikapı İngilizce bilen sayısının çok az olmasıydı o yüzden konuşabildiğimiz her kişi bizim için altın değerindeydi. İstasyonda tanıştığımız İspanyol bir kıza nerede kalabileceğimizi sorunca, bize eski şehir içindeki Old Town Hostel’ de konaklamamızı önerdi ve şehrin en yüksek noktasına çıkıp manzarayı izlememizi tembih etti. Aynı otobüste yolculuk ettiğimiz Portekizli bir karı kocayla şehirde ne yapacaklarını, nerede kalacaklarını  konuştuk ancak onlar da yeni vardıkları bu şehirde ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Onlara eski şehir yolunda eşlik ettik ve Gezi Parkı olaylarıyla ilgili sorularını cevapladık. Güzel sohbetin ardından yanlarından ayrıldık. 

Hosteli dar sokaklar arasında kaybola kaybola nihayet bulduk, bulduk ama acaba boş yerleri var mıydı? O gece için yerleri olmadığını söyledikten sonra bize şehrin iki hostelinden diğeri olan Montenegro Hostel’in yerini tarif ettiler. Yolda yürürken, burda da yer bulamazsak senaryoları geçiyordu aklımdan; nitekim burda da tüm odalar doluydu ancak hostelde görevli olan Enis, bize kişi başı 15 euroya bir apartman dairesi önerdi. 8 ve 6 kişilik odaların kişi başı fiyatının vergilerle birlikte 13 euroya denk geldiğini öğrenince apartman dairesini seve seve kabul ettik. 

Yolda hiç tanımadığımız insanların katkılarıyla oluşturduğumuz bu plan bizi şehrin ortasında ucuza kiralanan bir apartman dairesinde yatırdı. Ucuza diyorum çünkü ertesi gün eski şehrin sokağında karşılaştığımız Portekizli çift, şehrin dışındaki bir apartman dairesine 50 euro verdiğini söyledi, onları üzmemek için kaldığımız fiyattan hiç söz etmedik.


KOTOR’U KEŞFETMEK


Kotor, büyük şehrin temposundan sıkılanlar ve deniz kum güneş üçlüsüne alternatif bir tatil arayanlar için tam anlamıyla bir cennet. Dar sokakları, Venedik mimarisi yapıları, kiliseleri ve şehri sarmalayan o harika deniziyle bu şehir Adriyatik’in parlayan turist merkezlerinden biri.  Bu nedenledir ki şehirde duymadığımız dil kalmadı ve tabi ki Türkler yine buradaydı. 

Venedik Kalesi
Adriyatik gemi turları son yıllarda giderek daha da popülerleşiyor, Türkler de bu trende uyum sağlıyorlar. O gün şehre yine büyük bir gemiyle gelen Türk kafilesine eski şehirde rast geldim ve turlarına 10 dakika kadar dahil oldum. Daha önce yapılarının tarihi hakkında çok da düşünmediğim Kotor hakkında bu turla farklı bilgilere ulaştım. 

Tepelerden manzara
Kaynak: tripadvisor
Kotor’da eski şehir içindeki gezilecek görülecek yerler şöyle: St Tryphon's Katedrali,  St Nicolas Kilisesi,Denizcilik Müzesi. Ama buraları içine girip de saatlerinizi alacak yapılar olarak düşünmeyin, zaten Kotor’a bunun için geldiyseniz yanılmışsınız. Siz tarihi, müzeyi, kiliseyi bir yana bırakın ve büyük şehrin yorgunluğundan arının. Bunu da eski şehrin huzur verici mekanlarında harika bir müzik eşliğinde yemek yiyerek, bir şeyler içerek ya da dibini seyre dalarken kulaç atmayı unutabileceğiniz masmavi denizde yapabilirsiniz.

Ara sokaklar
Eğer Kotor körfezini tepeden görmek isterseniz, yaklaşık bir saatinizi 1350 basamaklı bir yolculuğa  ayırın ve harika manzarayı şehrin tepesindeki kaleden seyredin. Eski şehirden başlayacağınız tırmanışın ücreti 3 euro.

Kotor harika bir denize sahip olsa da Türkiye’den alışkın olduğumuz ince kumlu plajlar burada yerini taşlara bırakıyor. Bu taşlar deniz başladığında kendini daha büyük taşlar ya da kayalara teslim ediyor ki bu denize kıyıdan girmeyi tehlikeli bir hale sokuyor. İskeleden suya atlamak en kesin çözüm, yoksa benim gibi ayağınızı kesebilir ve birkaç gün acısına katlanmak zorunda kalabilirsiniz.






BUDVA


Kotor - Budva arası ve her 20 dakikada bir kalkan minibüslerle ortalama yarım saat sürüyor ve bagaj hariç yolculuk ücreti 3 euro. (bagaja vereceğiniz her bir çanta için 50 centlik bir ücret alınıyor) Kotor’da otobüs istasyonunda başlayan yolculuk, Budva’da şöforün sesiyle sona eriyor.

İngilizce konuşan birini bulmak çok zor olduğundan gide gele birkaç kelime öğrendiğim ya da öyle sandığım balkanlarda yoldan birini çevirip şehir merkezi için ‘centar’ diye sordum. Sırbistan’dan itibaren yol sorduğum kişilerin tariflerinden sonra yolu anladığım için bana bravo dediklerini düşündüğüm ‘prava’ yı yine laf arasında duydum. Siz siz olun benim yaptığım gibi yolu anladığınız için sizi tebrik ettiklerini düşünmeyin.Birkaç kişinin beni ‘tebrik etmesinden sonra’ el hareketlerinden ‘prava’ nın dümdüz git olduğunu çözmem, aklıma geldikçe hala tebessüm etmeme sebep güzel bir anı.

Eğer Budva’ya bizim yaptığımız gibi Kotor’dan gelirseniz, otobüsün sizi bıraktığı yerden merkez yani eski şehir için önce sağa, ordan 500 metre ilerledikten sonra tekrar sağa ve ‘prava’ gidin, ta ki eski şehrin kalelerini görene kadar.

Budva’da konakladığımız yeri Montenegro Hostel’de tanıştığımız Enis ayarladı ama bu sefer patronunun Budva’daki hostelini arayarak. Montenegro Hostel, Kotor, Budva ve Podgorica’da hizmet gösteriyor. 8 kişilik oda Kotor’da vergiler dahil 12 euro iken, Budva’da  13 euro. Temiz ve konumu itibariyle merkezi bir yerde, Karadağ’da hostelde kalmayı planlıyorsanız aklınızda bulunsun.

Budva panoroma


BUDVA’YI KEŞFETMEK

Budva, Karadağ’ın en önemli yaz turizm merkezlerinden biri. Birçok yabancı turiste de ev sahipliği yapan şehir çılgın gece hayatıyla ünlü. Gece kulüplerinin ünü tüm balkanlara yayılmış, ancak siz sakin bir gece geçirmekten yanaysanız eski şehir çevresinde ve içinde çok güzel kafe-barlar bulunuyor.


Budva deniz-kum-güneş için ideal bir şehir. Eski şehirden yürüme mesafesiyle 1 dakika uzaklıktaki Morgen Sahilli turistlerin uğrak noktası. Bunun dışında eski kale duvarının hemen bitiminde başlayan küçük sahil de halka açık ve yerler kumla yumuşatılmış, yalnız kum sizi aldatmasın. Denizde 10 metre açıldıktan sonra 2 metreye yaklaşan derinlik güvenle yüzebileceğiniz ve karşınıza bir kaya çıkmayacağı anlamına gelmiyor. Karadağ sahillerindeki en büyük sorun olan kayalık araziyle zaman kaybetmemek tertemiz, masmavi denizin keyfini çıkartmak için en ideal yol iskele kullanmak.

Rehberlerde yer alan fakat Budva için gitmeye değer bulmadığım birkaç gezi noktasını buraya yazıyorum, gidip gitmemek size kalmış. Holy Trinity Kilisesi, Saint Sava Kilisesi, Saint John Kilisesi, Arkeoloji Müzesi.


Budva’yı anlatıp da yanı başındaki Sveti Stefan’dan bahsetmeden olmaz.

Sveti Stefan adası ve sahiller
Kaynak: tripadvisor
1954’te Yugoslav dönemiyle otellere tahsis edilen ada, bugün Singapur menşeli lüks otel grubu Amanresorts’un kontrolü altında. Öyle ki; eğer otel müşterisi değilseniz ya da adaya rezervasyonu yapılmış bir öğle ya da akşam yemeği için gelmediyseniz girişiniz mümkün değil.  Ancak adayla kara arasındaki kuzey ve güney sahillerini kullanabilirsiniz fakat bunu da ücretsiz sanmayın; kuzey sahilinin giriş ücreti 2012’de 50 euro olarak belirtilmiş. Sadece sahile giriş için 50 euro ücret istenildiği adadaki Aman otelinin fiyatlarını merak edip araştırdım ve gecelik konaklamanın 910 Eurodan başladığını öğrendim, gerisini siz düşünün.

Balkanlarda aklınıza gelebilecek her şeyin Türklerle uzaktan ya da yakından bir ilişkisi vardır. Bu yargı Karadağ’ın dünya zenginlerini ağırlayan ada-şehri Sveti Stefan’da da değişikliğe uğramadı. 15.yy da Adriyatik kıyıları Türk akınlarıyla sarsılırken, Kotor Koyu fethedilmesi en güç bölgelerden biri olmuştu. Bunda, koyun coğrafi yapısı ve dağlardan inen eşkiyaların direnişi neden olmuştu. Türk donanması Kotor’a vardığında yine bir eşkiya güruhu olan Pastroviçler, Türklerin mağlubiyetinde etkin rol oynamışlar. Türkler bir süreliğine de olsa pes edip geri döndüklerinde Pastroviçler , bugün Sveti Stefan olarak anılan yerde bulunan adaya taş duvarlar inşa ederek koyu olası saldırılara karşı koruma görevini üstlenmişler. Pastroviçler’in bu yardımına karşılık kilise onları onurlandırmış ve koruyuculuğuna, Saint Stefan adlı rahibi atamış. Kentin koruyucusu olan Saint Stefan bu tarihten itibaren adayla özdeşleştirilmiş ve ismini adaya vermiş.



YEME İÇME


Karadağ, Adriyatik denizinin kıyısında bir ülke olarak zengin bir deniz kültürüne sahip, restoranlarda birçok farklı ürün tadabilirsiniz.Bunun yanında domuz eti ülkede çok sık tüketiliyor, fakat bazı restoranlar ürünlerinde sadece kuzu ve sığır eti kullanıyor. Eğer domuz eti yemiyorsanız, tüm balkanlarda geçerli anahtar kelime ‘bez svinsko’ yani domuz eti içermeyen.

Rakija(rakiya) tüm balkan coğrafyasının milli içkisi. Ceviz, böğürtlen hangi aroma ararsanız var rakijalarda. Türk rakısı ve Yunan uzosundan farkı rakiya’nın üzümden, erikten ya da az olsa da daha farklı mevyelerden; rakı ve uzonun ise anasondan yapılıyor olması.




GECE HAYATI


BUDVA

Karadağ sahillerinden özelikle Budva, yabancı turist sayısıyla da orantılı olarak canlı bir gece hayatına ev sahipliği yapıyor. Yalnız aklınızda bulunsun bu ülkede sezon haziran sonunda başlıyor; yani mayıs ve haziran başlarında o çok ünlü gece hayatını tadamadan eve dönebilirsiniz.

Trocadero, Miracle Lounge şehirde bulunan en ünlü gece külüplerinden.

İçkinizi yudumlayacağınız sakin bir yer arıyorsanız, şehrin içindeki kafeler ideal. Bunların yanında iskeleye gidip deniz ve mehtap eşliğinde şarabınızı yudumlamak da başka bir alternatif.

KOTOR

Budva ile kıyaslandığında Kotor, sakin bir gece hayatına sahip; eski şehir içinde ve çevresindeki mekanlar daha romantik ve sakin. Eski şehirden çıkınca sağa doğru 1 km yürüyünce alışveriş merkezini geçtikten sonra sol tarafta denizin içinde ama etrafı kısmen sarılmış bir havuz var; gece yerli-yabancı gençler burada toplanıyor, kimi müzik eşliğinde kafa dinliyor kimi geceye aldırmadan havuz parti yapıyor.



KARADAĞ’DAN NOTLAR


Hırvatistan’ın AB’ye girmesi biz Türklere çok da yaramadı çünkü bu ülkeye girmek için artık vize gerekiyor. Eğer yeşil pasaportunuz ya da geçerli bir Schengen vizeniz varsa, Mostar’dan çok sık kalkan Dubrovnik otobüslerine atlayın ve bu şehri gördükten sonra Karadağ sahillerine doğru yol alın. Ben bu geziyi vizesiz tamamlayacağım derseniz; Bosna’dan Karadağ ‘a geçiş için en güzel rota Mostar’dan sonra Herzeg Novi’ye ulaşmak. Buralara kadar gelmişken, ülkenin başkenti Podgorica’yı da göreyim derseniz karar sizin ama benim Karadağlı arkadaşlarımdan duyduğum şey şu: ‘There is nothing to do in Podgorica when it is summer’ yani yazın Podgorica’da yapılacak bir şeyin olmadığı. Çok küçük bir ülke olan Karadağ’da başkentliler, yaz ayları boyunca iş çıkışları yarım saatlik bir yolculuktan sonra kendilerini ülkenin sahillerine atıyorlar. Dolayısıyla gerçekten de başkentte yapacak pek bir şey kalmıyor ama dediğim gibi karar sizin.

Karadağ içinde ya da Bosna-Karadağ, Karadağ-Arnavutluk arasında bineceğiniz otobüsler Türkiye standartlarıyla karşılaştırıldığında hayal kırıklığı yaşatabilir. Şehirler arası otobüsten çok dolmuşa benzeyen bu araçlarda sürekli bir sirkülasyon söz konusu, aracın ineni bineni eksik olmuyor. Bundan da öte koltuklar eski ve bazılarıysa kırık.

625 bin nüfusuyla ve yüz ölçümüyle Balkanların en küçük ülkesi olan Karadağ’da Sırp ve Karadağlılarıın yanında ülkenin özellikle doğu kısmında Müslümanlar yaşamakta. Ulçine (Ulcinj) %70 lik Arnavut nüfusuyla, Karadağ’da en çok Müslümanın yaşadığın şehir. Kosova ve Arnavutluk sınırında bulunan Plav adlı kent zamanında önemli bir Türk nüfusa ev sahipliği yapmış. Türkiye’ye göç eden bu Türkler eski topraklarını görmek için son yıllarda Karadağ’a daha sık gelmeye başlamış.

Küçük ülke posta pulları her zaman koleksiyonerlerin aradığı parçalardan olmuştur, bu sebeple Karadağ pulları koleksiyonleri cezbediyor. Eski paralara meraklıysanız, Kotor’da otobüs istasyonuna giderken karşınıza çıkacak pazar, kalenin altında konumlanmış ve içerdeki bir dükkan antika malzemelerle birlikte eski para da satıyor. Burada, eski bir Yugoslav parasına 2 euro vermiştim, daha sonra 3 tane Yugoslav parasını, Makedonya’da 200 Makedon Dinarına yani 3 eurodan biraz fazlaya almıştım. Eğer eski paraya meraklıysanız ve Makedonya , Bosna ya da Kosova’yı ziyaret edecekseniz, bu işi bu ülkelere bırakın. Bu pazarda ayrıca taze sebze, meyve, süt ürünleri , mantar; köy üretimi şarap; envai çeşit rakiya  bulabilirsiniz.

Yugoslavya’nın 1992’deki dağılma süreciyle ülke Sırbistan ile federasyonda kalsa da para birimi olarak Alman Markı’nı kullandı, daha sonra da euroyu para birimi olarak ilan etti. Para biriminin euro olması sizi korkutmasın çünkü fiyatlar Türkiye’ye yakın; hatta çoğu zaman Türkiye’ye kıyasla daha ucuz.

Kotor körfezi birçok küçük şehre ev sahipliği yapıyor. Bu şehirler, haşmetli dağları ve masmavi deniziyle harika bir manzara oluşturuyor. Arabayla seyahat edecekseniz yolda sık sık durmak için bir bahane bulacaksınız; eğer otobüsle yolculuk yapıyorsanız da sol pencere kenarı manzara için ideal.
                                                                                                                                                      



İŞİNİZE YARAYACAK BİRKAÇ KELİME

DA: evet
NE: hayır
ZDRAVO: merhaba
HVALA: teşekkürler
MOLIM: lütfen
DOBRO: iyi
GDE JE... :  .... nerede?
LEVO: sol
DESNO: sağ
PRAVO: dümdüz git
AERODORM: havaalanı
ZELEZNICA STANICA: tren istasyonu
AUTOBUSKA STANICA: otobüs istasyonu


DAHA FAZLA BİLGİ İÇİN:




Bir sonraki durak: ARNAVUTLUK
TİRAN: Bir acayip başkent.


Burak Yazar
13.07.13

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder